27 Kasım 2012 Salı

Avrasya İstatistikleri ve Negatif Split

Bundan aylar önce maratonda doğru tempo stratejisi hakkında bir yazı okumuştum. Avrasya Maratonu sonrasında o yazı tekrar aklıma geldi ama nerede okuduğumu hatırlayamadım. Ben de Avrasya maratonu sonuçlarını ele alıp kendim bir değerlendirme yapmaya karar verdim.

Araştırdığım temel faktörler şunlar oldu:
  • Avrasya maratonuna katılanlar, maratonun ikinci yarısında ilk yarısına göre ne oranda yavaşlıyorlar? 
  • İkinci yarıyı ilk yarıdan hızlı koşanların sayısı ne kadar,  bunların tüm katılımcılar içindeki oranı ne ve genel sıralamadaki yerleri nerede?
  • Elit atletler ile genel katılımcı arasında ne gibi farklar veya benzerlikler var?
  • Runtalya'ya bakınca, bu oranlar Avrasya ile ne oranda yakın veya uzak?

Şunu başta belirtmem gerekir ki bu yazının amacı doğru maraton stratejisinin ne olduğunu göstermek veya ispatlamaya çalışmak değil. Herkes için tek bir doğru olduğuna inanmayan biri olarak böyle bir şey zaten inancıma aykırı. Kişinin tecrübesine, altyapısına ve antrenman geçmişine göre doğru strateji herkes için farklı olacaktır. Buradaki amaç sadece eldeki verileri ortaya koyup bir beyin fırtınası yaratmak.

Ayrıca Avrasya ve Runtalya için daha önce bu tip bir çalışma görmediğim için belki gelecekte bu yarışlara katılacak olanlara da bir fikir verip yarış stratejilerini planlama konusunda yardımcı olabilir. Eğer aşağıda bahsi geçen yıllardaki yarışlardan birine katıldıysanız kendi sürelerinizi, genel ortalamalar ile kıyaslayabilirsiniz. Tüm sonuçları Avrasya Maratonu resmi sitesinde bulabilirsiniz.


22 Kasım 2012 Perşembe

2012 Avrasya Maratonu Yarış Raporu


34. Vodafone Avrasya Maraton'una Şubat ayında “ne olur ne olmaz bir köşede dursun” düşüncesi ile kayıt yaptırmıştım. Ülkede sadece iki tane maraton olması gerçeği ile fazla bir seçeneğimiz yok, şartlar uygun olduğu sürece katılmaya çalışıyorum. Zaten bu sene özellikle maraton mesafesindeki katılıma bakıldığında kendi ülkemizde artık iyice azınlık konumuna düştük. Bizler de koşmazsak bu maratonları kim koşacak? Yarıştaki detaylı katılım istatistiklerini merak ediyorsanız Mert'in bu yazısında bulabilirsiniz. 

Hazırlık
Avrasya hazırlığım geç başladı ama bu benim için son 3-4 maratonumda artık olağan hale gelen ve böyle olmasını biraz da kendi istediğim bir süreç. Patika koşuları ve ultra maratonlara başladıktan sonra bir yol maratonu için 16-18 hafta spesifik yol antrenmanı yapmak pek mümkün olmadığı gibi yapmak istediğim bir şey de değil. Bu bir bahane değil, tam tersine patikaların ve ultra mesafelerin maraton için de önemli getirileri olduğuna inanıyorum. 

Tabii bu yıl buna ek olarak başka faktörler de vardı. Şubat ve Mart aylayında İznik Ultra için uzun antrenmanlar yaptıktan sonra, 20 Nisan – 22 Temmuz arasındaki 3 aylık periyotta İznik 126K ile başlayıp Çekmeköy 60K, Run Fire Cappadocia ve DASK ADAM Ultra yarışlarıyla birlikte birkaç kısa yarış daha koşmuştum. Ağustos ortasına kadar da Kartepe 50K gibi resmi yarış olmayan ama pek dinlendirici olduğu da söylenemeyecek uzun patika koşuları ile bu süreç devam etti. Ağustos ortasında fiziksel olduğu kadar zihinsel olarak da yorulduğumu hissedince Eylül ortasına kadar hafiften alıp kendimi şarj ettim.  


17 Ekim 2012 Çarşamba

Gazi Koşusu - 2012

İstanbul Masterları tarafından her sene geleneksel olarak organize edilen 11. Gazi Koşusu 14 Ekim Pazar günü koşuldu. 2010 yılında da koştuğum bu yarışa geçen sene ultra maraton hazırlıkları dolayısıyla katılamamıştım.

Yarış Ataköy Olimpiyat Evi'nin önünden başlıyor. Parkur 10km olarak açıklansa da benim ve birçok tanıdığımın ölçümlerine göre 9600 ile 9700 metre arasında. Bu da 10km zamanlarının düşük gözükmesinin başlıca sebebi. Eğim olarak oldukça ideal bir parkur. 2.km'deki ve yarışın son kilometrelerindeki hafif çıkışlar dışında düz olarak nitelendirmek yanlış olmaz.
Fotoğraf: Abdülkadir Yeşilyurt

11 Ekim 2012 Perşembe

Nike Run İstanbul 5K - 2012

Nike organizasyonu ile düzenlenen Run İstanbul 5K koşusu Bağdat caddesi ve sahil yolunda binlerce kişinin katılımıyla koşuldu. Boyutu ve katılım sayısı yönünden bakıldığında birçok açıdan son derece başarılı ve gelecek için ümit verici bir organizasyon oldu.

5K yol koşuları dünyada en çok düzenlenen yarış mesafelerinin başında geliyor. 5 kilometre  koşabilmek yeni başlayanlar için çok önemli bir aşamayı geçmek demek. Uzun süredir koşanlar için ise kendilerini test edip form durumlarını görebilecekleri ve derecelerini geliştirmeye çalıştırabilecekleri bir mesafe. Aynı zamanda daha uzun mesafelerde yarışmaya hazırlananlar için uygulayacakları programlardaki interval ve tempo antrenmanları için doğru hızları bulma aracı.

Yurtdışında birçok ülkede parkrun organizasyonu başta olmak üzere hemen her hafta 5K yarışı koşmak mümkünken Türkiye sınırları içinde 5K yarışı bulmak imkansıza yakın. İşe bu yönden bakınca binlerce kişinin katıldığı ve İstanbul'un en önemli caddelerinden birinin Pazar günü sadece koşucular için trafiğe kapatıldığı bu yarış bence koşu bilincinin arttırılması adına önemli bir yer teşkil etti.

Nike Run İstanbul

4 Ekim 2012 Perşembe

Garmin Nabız Bantı Çalışmıyorsa

Bundan yaklaşık 1 ay önce durup dururken Garmin saatimin nabız bantı çalışmamaya başladı. 2 yıldan uzun süredir Garmin nabız bantı kullanıyorum, dolayısı ile başıma 1-2 defa daha buna benzer sorunlar geldi. Öncekilerdeki sebebin pilin bitmesi olduğu ortaya çıkmış ve pilini değiştirince bant tekrar çalışmaya başlamıştı.

Bu kez de pili değiştirdim. Taktığım yeni pilin çalıştığını da başka bir alete takarak kesinleştirdim. Bantı ıslatıp menü içinden birkaç kere "restart scan" seçeneğini seçmeme rağmen bu kez bant çalışmamakta ısrar etti. Acaba saatin kendisinde bir problem mi oldu diye düşünmeye başladım. Fakat yedekte tuttuğum başka bir nabız bantım vardı, onu denedim ve saat hemen gördü. Bunun üzerine internette oldukça araştırdım, her yerde yaptığım şeylerin aynısı öneriliyordu. Bir yerde pil yuvasındaki altın renkli kontağın bazen zamanla eğildiğini ve pile temas etmez hale geldiği söyleniyordu. Ona da baktım ama bendeki sorun o da değildi. Sonunda herhalde bantın ömrü bu kadarmış diyerek yenilgiyi kabullendim.

21 Eylül 2012 Cuma

Bilinmezliğe Koşmak

İngiltere'de 24 Kasım'da Piece of String Fun Run adında daha önce hiç duymadığım türde bir yarış düzenlenecek. Zaten yarışın sitesi de bunun kendi türünde dünyadaki ilk örneği olacağını söylüyor. Yarışın mesafesi ve süresi belli değil. Yani katılanlar yarışın ne zaman biteceğini bilmeden koşmaya başlayacaklar ve kendilerine yarışın bittiği söylenene kadar koşmaya devam edecekler.

Yarış 10km civarındaki turlu parkurlarda düzenleniyor. Her bir turu bitirmek için belli zaman limitleri var, dolayısı ile çok yavaş gitmeniz mümkün değil. Yarışın iki direkörü yarıştan önce olası yarış sürelerini ve senaryoları içeren 5 tane kapalı zarf hazırlıyorlar. Yarışın başlamasına çok az zaman kala zarfların içeriğini bilmeyen bir koşucu bunlardan birini seçiyor. Zarfı sadece yarış direktörleri görüyor ve dolayısı ile yarışın ne zaman biteceğini sadece onlar biliyor. Parkur üzerindeki görevliler ve gönüllüler dahil hiç kimsenin de haberi olmuyor.


19 Eylül 2012 Çarşamba

Neden Koşuyorsun?

2011'in Kasım ayında koşan bir arkadaşım "insan neden koşar?" şeklinde bir soru sormuştu. Aslında sorunun içinde uzun mesafeleri koşmak da vardı ama mesafe ne olursa olsun işin temeli koşmak ve koşmanın sebeplerini içeriyordu. Koşanların bildiği gibi koşan kişiler birbirlerine neden koştuklarını sormazlar. Tam olarak ifade edemeseler de sebeplerini derinlerde bir yerlerde kendileri bilirler, dolayısı ile bu konuyu konuşmaya gerek duymazlar. Bana bunun sorulmasının sebebi bu konu hakkında bir araştırma için kaynak aranmasıydı.

O zaman ben de elimden geldiğince bir şeyler söyledim ama düşüncelerimi tam olarak toplayıp ifade etmekte zorlandım. Böyle bir sorunun kesin ve net bir cevabı olması bence pek mümkün değildi. Aradan geçen aylarda konuyu unuttum ama özellikle koşarken birkaç defa aklıma geldi. Son aylarda ise kardeşim başta olmak üzere yakın çevremde koşuya başlayan birkaç kişi oldu. Bu tanıdıklarımın başlama sebebi temelde kilo vermekti. Koşma kültürü olmayan bir ülkede yaşadığımız için birçoğumuz da aynı sebeplerden koşmaya başladık. 


5 Eylül 2012 Çarşamba

Aydos Ormanı Kontrolsüz Ağaç Kesimi

Aydos ormanı İstanbul'un Anadolu yakasında Kartal'ın kuzeyinde yer alan bir orman ve İstanbul'un giderek azalan yeşil alanlarından bir tanesi. İçinde bir gölet de bulunan orman, yürüyüş yapmak, bisiklete binmek ve koşmak için son derece ideal. 537m ile İstanbul'un en yüksek noktası olan ve antrenmanlarımda birkaç kez çıktığım Aydos tepesi de ormanın içinde.

Aydos'un benim için farklı bir önemi var. Orman ve patika koşusu ile gerçek anlamda ilk tanıştığım yer. Aydos'tan önce Belgrad Ormanında Neşet Suyu parkurunda koşmuştum ama Aydos'taki yokuşların eğimleri ve zorluğu Neşet Suyu'na göre çok farklı.

Aydos Ormanı

3 Eylül 2012 Pazartesi

5K Test - PB

Edit 10 Ekim 2012 : Bu denemeden yaklaşık 1 ay sonra düzenlenen 7 Ekim Nike Run İstanbul koşusunda 18:28 ile derecemi geliştirdim.

7 hafta kadar önce koşmaya başlayan kardeşim takip ettiği 5K programının sonuna geldi. Cumartesi günü akşamüstü beraber 5K koşusunu yaptık ve başarıyla tamamladı. Tam koştuğumuz o saatlerde, ultra maraton koşan dostlarım UTMB'de son 10km'ye girmişlerdi. Bir taraftan cep telefonundan durumlarını takip ederken bir taraftan da kardeşimi motive etmek için yaklaşık 24 saattir koşmaya devam ettiklerini anlatıyordum. Tam bu kelimelerle söylemesem de bir nevi, "biliyorum yaptığın şey zor ama haline şükret, en azından seninkisi 30-35 dakika bitecek" demeye getiriyordum. Birçok şeyin beyninde bittiğini anlatıyordum.

Tabii ki gerçekte iş bu kadar basit değil. Durmadan ilk 5K mesafemi koşmanın üzerinden oldukça zaman geçti ama ne kadar zorlandığımı çok iyi anımsıyorum. Metreler kilometre gibi, saniyeler saat gibi gelir insana. Kafanın içinde yankılanan ses her adımda durup yürümek için çok çeşitli ve bir o kadar da cazip sebepler ortaya koyar. Ciğerler sıkışmaya, beyin zonklamaya, vücudun her noktası kasılmaya başlar. Ayağını yerden kaldırıp koşmaya devam etmek insanın hayatında yaptığı en zor işlerden biri haline gelir. 

11 Ağustos 2012 Cumartesi

DASK ADAM 2012 Yarış Raporu


Daha çok DASK olarak bilinse de ADAM (Anadolu Dağ Aşma Maratonu)  2000 yılından beri düzenlenen ve ülkemizdeki kendi alanındaki tek etkinlik. Bu sene 13.sü yapılan organizasyona Caner Odabaşoğlu ile birlikte katıldık ve Ultra kategorisindeki parkuru birinci bitirmeyi başardık. Caner'in güzel fotoğraflarla bezenmiş detaylı yarış raporunu da okumanızı tavsiye ederim.


Doğa Araştırmaları Sporları Ve Kurtarma Derneği (DASK) çatışı altında düzenlenen ADAM, her sene görevli ve gönüllerinin büyük özverisi ile dayanıklılık sporlarına gönül vermiş insanları bir araya topluyor. Organizasyonun temelini OMM kısaltmasıyla bilinen ve Büyük Britanya’da organize edilen Original Mountain Marathon oluşturuyor.


20 Temmuz 2012 Cuma

Runfire Cappadocia 2012 Yarış Raporu

Bundan 2 ay önceye kadar, 1 hafta boyunca sırtında su dışında  her türlü besin maddesini, giyeceğini, uyku tulumunu, matını, kişisel bakım, ilk yardım ve güvenlik malzemesini taşıyarak 7 gün boyunca 240km koşmak ve akşamları çadırlarda yatmak beni cezbetmiyordu. Ben şahsen tek günlük ultraları, özellikle de 15-20 saat ve üzeri süren ultralardaki insanın kendisiyle olan mücadelesini daha çok seviyorum. 

Fakat 1.5 ay kadar önce Runfire Cappadocia’ya katılma düşüncesi karşıma çıkınca düşündüm. Bir şeyi yapmadan sevip sevmediğimi nereden bilebilirdim? Acaba sevmiyorum diye düşünmem bunu yapamayacağımdan çekindiğim için miydi? Ne de olsa insan bilmediği şeylerden hep çekinir. Öğrenmenin tek bir yolu vardı. 11 Haziran 2012 günü tetiği çekip yarışa katılma formunu gönderdim ve yarıştan önce kafamdaki düşünceleri özetleyen şu yazıyı yazdım. 

Aşağıdaki uzunca yazıda ise yarış boyunca yaşadıklarımın yanısıra, yarışa ilk defa katılacaklara naçizane tavsiyelerim ve organizasyon hakkındaki görüşlerim olacak. Bu yarışa hazırlanırken aynı organizasyon ekibinin iki yıldır başarıyla düzenlediği Likya Yolu Ultra Maratonu hakkında detaylı yarış raporları aradım ama maalesef bulamadım. Türkiye’deki ultra maratonların gelişmesindeki en önemli eksik bence yarış raporlarının yok denecek kadar az olması.


4 Temmuz 2012 Çarşamba

RunFire Cappadocia ve Veziri Kaybetmemek


Çocukken satranca oldukça çok ilgi duyardım. Yüksek konsantrasyon gerektiren ve sürekli birkaç hamle sonraki olasılıkları düşünmeye zorlayan bu oyunu bana öğreten babamla boş zamanlarımızda saatlerce karşılıklı oynardık. Acemilik dönemlerimde yaptığım en büyük hata, işler iyi giderken kendime fazla güvenerek konsantrasyonumu kaybetmek olurdu. Bu da çoğu zaman nasıl olduğunu anlamadan vezirimi kaybetmemle sonuçlanırdı.  

Satrançta veziri kaybettikten sonra oyunu kazanmak imkansız olmasa da son derece zordur. Bunun altından ancak çok iyi oyuncular kalkabilir ama onlar da zaten kolay kolay bu duruma düşmezler. Vezirin oyundaki en güçlü taş olması bir kenara, kaybedildiği anda yaşanan psikolojik çöküş belirleyici rol oynar. Eğer bu kayıp rakibin çok güçlü olması sonucu gelmişse kabul etmek daha kolaydır. Ama kendi hatanız ve dikkatsizliğiniz sonucu oluşmuşsa kabullenmek çok zor olur ve çöküş hızlanır.  Acemi oyuncular veziri kaybettiklerinde son ana kadar çırpınarak can verirler. Ustalar ise bir süre bütün olasılıkları gözden geçirdikten sonra rakibin elini sıkarak oyundan çekilirler. 


8 Mayıs 2012 Salı

Çekmeköy 60K 2012 Yarış Raporu

11 Eylül 2011'de Çekmeköy'de Türkiye'nin ilk tek günlük resmi ultra maratonu koşulmuştu. Kısıtlı imkanlar dahilinde olmasına rağmen başarıyla organize edilen ve katılımcıların büyük beğenisini kazanan bu yarıştan sonra devamının gelmesi kaçınılmazdı.

2012 yılının başından bu yana potansiyel katılımcıları ve arazi koşususuna alışık olmayanları yarışın yapılacağı Çekmeköy Ormanı'na hazırlamak amacıyla birkaç antrenman yarışı düzenlendi. Bunlardan biri hakkındaki yazımı burada okuyabilirsiniz. Herkesin kendisini test edebildiği bu koşular hem katılımcılar açısından faydalı oldu hem de kış döneminde toplu ve organize şekilde koşmak isteyenlere bir alternatif yarattı.

 

2012 Çekmeköy Ultra'nın bir önemli özelliği de UTMB yarışlarına puan veren bir yarış olmasıydı. Aralık ayında UTMB organizasyonuna resmi başvurada bulundum ve yazışmalar Şubat ayında sonuç verdi. Böylece Çekmeköy 60K parkuru, 2013 UTMB yarışlarına 1 puan veren resmi bir yarış olarak tanındı. Konu hakkında detaylı bilgi için önceki yazımı okuyabilirsiniz.


Geçen sene 50K olarak organize edilen yarışta, bu yıl 30K - 45K ve 60K mesafeleri bulunuyordu. Bu da katılımcılara değişik alternatifler sunmuş oldu. Çekmeköy kolay bir parkur değil. Bu sene 60K parkurunda 1825m tırmanış vardı. Yer yer oldukça dik çıkışlar mevcut. Eğer yağmur yağarsa bazı yerlerde ayakkabı tabanına yapışan cinsten çamur oluyor. Eğer bugünkü gibi hava sıcaksa, pek gölge olmadığı için ısıdan ciddi şekilde etkileniyorsunuz.

Benim açımdan bakınca yarış oldukça olumlu geçti. 3 hafta önce İznik Ultra 126K'yı tamamlamıştım ve vücudum yavaş yavaş toparlanıyordu. Yarışa yavaş başlamayı düşünüyordum fakat herkesin dönerek birbirini çektiği bir ön grup oluşunca bir anda kendimi gayet hızlı olan tempoya ayak uydururken buldum. İlk 20-25km maraton eforuna yakın koşuldu. Tabii maraton 3-4 saat sürerken bu yarış 6-7 saat sürecekti ve bunun devam etmeyeceğinin sanırım herkes farkındaydı.

30.km'ye kadar Bahadır ve Mustafa Kızıltaş ile birlikte geldik ama bir ay sonra Gobi çölünde zorlu bir maceraya atılacak olan Mustafa abi bir sakatlık yaşayınca doğrusunu yaparak riske etmek istemedi. Bundan sonra 1.5 saat kadar daha önce birçok kez birlikte koştuğumuz yerlerde Bahadır'la birbirimizi motive ederek yokuş ağırlıklı bölümü geride bıraktık.

60K /+1800M
45.km civarında kendimi iyi hissediyordum ve önümde Ufuk Öztürk'ü gördüm. Bir yol ayrımında ne tarafa dönüleceğinden emin olamamıştı. Böyle durumlarda benim de başıma geldiği üzere sinirlenmişti ve yarışı bıraktığını söylüyordu. Birkaç dakika boyuıca kararından vazgeçirip beraber devam etme konusunda ikna etmeye çalıştım. Hemen karar vermemesini söylerken 10 dakika kadar birlikte yürüyüp konuştuk. Ardından da beraber koşmaya başladık. 50.km civarında öğlen sıcağı bastırmıştı ve üstüste çok ciddi yokuşlar geliyordu. Bu bölüm ciddi şekilde zorladı ve 53.km'deki son istasyona oldukça yıpranmış şekilde ulaştık.

Burada içtiğimiz kola ve yediğimiz bisküvi ile 10 dakika kadar sonra toparlanıp kalan yolun büyük bölümünü fena olmayan bir tempo ile koştuk ve 7 saat 9 dakika sonra Ufuk Öztürk'le birlikte finişe ulaştık.

Yarışta üç farklı mesafe ve parkur olmasına rağmen herşey problemsiz işledi. Yarıştan bir gün önce ağaç kesimi yüzünden bazı yollar kapanmasına rağmen Bakiye Duran hemen alternatif bir parkur yaratarak yarışta sorun yaşanmasını engelledi. Faruk Kar da organizasyonun sorunsuz ilerlemesi için geçen yıl olduğu gibi hem yarış öncesinde hem de esnasında büyük emek verdi. Yarışta görev yapan gönüllülere de özellikle teşekkür etmek istiyorum. İstasyonlarda, yarış sırasında ve sonrasında büyük fedakarlık yaparak bizlere destek oldular.

Çekmeköy Ultra, zorlu parkuru, başarılı organizasyonu ve İstanbul'un göbeğinde olması sebebiyle katılım kolaylıkları düşünüldüğünde bence uzun mesafe koşanların ve kendini test etmek isteyenlerin kaçırmaması gereken bir yarış. 

60K sonuçları için tıklayın

6 Mart 2012 Salı

Runtalya 2012 - Hiçbir zaman kolay değil

It never gets easier, you just go faster."
Greg LeMond 
Koşmayan bazı yakınlarım maraton koşacağımı söylediğimde artık pek ilgilenmiyorlar ve  "artık zorlanmadan rahat koşuyorsundur" diyorlar. Amaç mesafeyi tamamlamaksa evet, en az bir maraton koşmuş ve antrenmansız olmayan hemen herkes kendisini zorlamadan gittiği sürece çok zorlanmadan mesafeyi tamamlayabilir. Ama amaç kendimizi zamana karşı test etmek ve o günkü limitlerimizi görmekse o zaman Tour de France'i 3 kez kazanan Greg LeMond'un dediği gibi iş hiçbir zaman kolaylaşmıyor. Belki hızımız artıyor ama zorluk ve sarfedilen efor fazla değişmiyor. Bu maratonda da bundan öncekiler gibi o gün için elimden gelenin en iyisini yapmaya çalıştığım için diğerlerinden çok daha kolaydı diyemem. Ancak zihinsel olarak bazı şeylere daha hazır olduğum için eskiden daha çok etkileyen faktörlere karşı daha dik durabildim. 


13 Şubat 2012 Pazartesi

Çekmeköy 60K UTMB Puan Yarışı Oldu

Bugün itibari ile 6 Mayıs 2012 günü düzenlenecek Çekmeköy 60K Ultramaratonu resmi bir UTMB (Ultra-Trail du Mont-Blanc) puan yarışı olarak tescillendi. Bildiğiniz gibi her sene Ağustos ayının sonunda Mont Blanc dağında düzenlenen ve tüm dünyadan yaklaşık 5500 ultramaratoncuyu biraraya getiren yarışlara başvurabilmek için önce UTMB organizasyonunun onay verdiği dünyadaki diğer yarışlardan yeterli puanları toplamak gerekiyor. UTMB yarışları hakkında daha fazla bilgi edinmek için bu yıl TDS parkurunu tamamlayan 5 Türk'ten ikisi olan Caner ve Emre'nin yarış raporlarını okuyabilir ve çektikleri belgeseli izleyebilirsiniz


2012 yarışı için kayıtlar kapandı ve 2013 UTMB yarışlarına başvuruda bulunabilmek için gerekli puanlar şu şekilde açıklandı:
  • CCC: 98K +5600m (2 puan)
  • TDS: 110K +7100m (2 puan)
  • UTMB: 166K +9400m (7 puan) 



Bu yılki Çekmeköy 60K parkurunu zaman limiti içinde tamamlayan tüm yarışmacılar bu yarışlar için 1 puan kazanmış olacaklar.  Peki bu aşamaya nasıl gelindi ve bu ne anlam ifade ediyor, onu da kısaca özetlemeye çalışayım. 


8 Şubat 2012 Çarşamba

Iznik Ultra Parkur Videosu

Geçen haftasonu yaptığımız İznik Ultra Keşif Koşusunda yaptığım çekimlerden bir video oluşturdum. İlk 60K'dan görüntüler içeren bu video yarışa katılacak ve katılmayı düşünenler için fikir verici olacaktır.



7 Şubat 2012 Salı

İznik Ultra Keşif Koşusu

Türkiye'de şimdiye dek yapılmış olan en uzun tek etaplı ultramaraton olacak İznik Ultra 14 Nisan 2012 tarihinde bu yıl ilk kez düzenlenecek. Organizasyonda 60K ve 126K'lık iki ultra mesafesinin yanısıra bir de 10K uzunluğunda halk koşusu bulunacak. Yarış hakkında detaylı bilgi ve başvuru formuna resmi siteden ulaşabilirsiniz.
Geçtiğimiz haftasonu Ilgaz, Mert ve yarış direktörü Caner ile beraber 126K'lık parkurun tamamını kesinleştirmek ve GPS datasını çıkarmak amacıyla İznik'te çok yoğun bir 30 saat geçirdik. Bu vesileyle yaşadıklarımızı ve izlenimlerimi aktararak yarışa katılacaklara biraz fikir vermeye çalışacağım.


1 Şubat 2012 Çarşamba

Caddebostan Sahilyolu Video

 Özellikle hafta içleri koşularımın büyük bölümünü yaptığım Caddebostan Sahilyolunu yıllardır ilk kez böyle görünce filme alıp bir klip hazırladım. 2:25'te bisiklet antrenmanına çıkan triatlet Duygun Yurteri ile karşılaştım.

23 Ocak 2012 Pazartesi

Cekmekoy 45K Antrenman Kosusu

Bakiye Duran onderliginde son derece ozverili bir ekip tarafindan organize edilen bu kosu aslinda 60K olarak planlanmisti. Fakat son kontrollerde ormana agac kesmek icin giren buyuk is makinelerinin bazi yollari birakin kosmayi yurunmez hale getirdigi  gorulunce 45K olarak modifiye edildi.

Hava ve parkur sartlari yuzunden daha az bir katilim beklerken 35-40 kisi civari bir kalabalik start noktasinda hazirdi. 2 tane ATV ile bir arazi jipi de parkurda dolasmak ve kontrol etmek icin hazirdi. Gogus numaralari ve madalyalar da oyle. Yaris provasi seklinde bir organizasyon vardi. Gecen haftaki 28K Geyik yarisindan sonra bu hafta sakin bir antrenman amacliyordum. Caner Odabasoglu da, 3-3.5 saat kosma amaciyla geldigi icin o ayrilana kadar beraber kosariz dedik. Tanidiklarla selamlastik, son hazirliklar bitince 8:14'de silah patladi ve start aldik.



16 Ocak 2012 Pazartesi

The North Face III. Geyik Koşuları Yaris Raporu

Macera Akademisi tarafindan duzenlenen The North Face III. Geyik Koşuları Belgrad Ormaninda cok basarili bir organizasyonla tamamlandi. Gecen yil yapilan bundan onceki iki kosuda 14K, 4K ve kucuk cocuklar icin Bambi kosusu bulunurken, bu yil ilk defa 14K parkurunun iki kez donulmesiyle kosulacak bir 28K kosusu da yarisa eklendi.

Bundan onceki iki yarista 14K mesafesini kosmustum. Bu kez zevki (ve aciyi) ikiye katlamak icin 28K'ya kaydoldum.

Saat 8:10 gibi start'a geldigimde hava ayaz, yerler donmustu fakat gunesin birkac saat sonra isitacagi belliydi. Cipimi ve numarami alip hazirliklari tamamladim, tanidiklarla konusurken isinmaya pek vakit kalmadan basladik.