rapor etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
rapor etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

15 Aralık 2021 Çarşamba

2021 Barcelona 24 Saat Yarış Raporu

11-12 Aralık 2021'de Barcelona'da Can Drago Atletizm pistinde 24 saatlik bir pist yarışı koştum. Bu yarışı dört yıl önce de koşmuştum. Neden 24 saat yarışı, neden pist, neden bu yarış gibi bazı temel soruların cevaplarını o yarışın raporunda vermiştim. Burada tekrara girmemek adına bu konuları atlayacağım için isterseniz o yılın raporunu burada okuyabilirsiniz

Yarış Öncesi ve Hedefler

Bu yıl yarış öncesi temel hedeflerim üç taneydi. En iyi 24 saat derecemi geliştirmek (225.9 km), 24 Saat Türkiye rekorunu geliştirmek (225.9 km) ve Spartathlon için kuraya girmeden otomatik katılım hakkı elde etmek (225 km).  Dolayısı ile bütün yumurtalar tek bir sepete eklenmiş gibiydi ve buradan başarıyla dönmek için 226 km'nin üzerinde koşmaktan başka bir şansım yoktu. (Not: 2017 raporunu okuyanlar Spartathlon otomatik katılım kriterinin 216 km olduğunu göreceklerdir. Birkaç sene önce bu kriter 216'dan 225 km'ye yükseltildi). 


28 Mayıs 2020 Perşembe

19 Mayıs'ta Koşu Bandında 19 Saat 19 Dakika

19 Mayıs 1919’un 101. yılı anısına yapılacak 19 Mayıs Koşusu organizasyonunu ilk olarak  20 gün önce duymuştum. Macera Akademisi öncülüğünde Gençlik ve Spor Bakanlığı'ndan Atletizm Federasyonu'na kadar birçok kurum ve kuruluşun destek verdiği projeye göre bir kişi koşu bandı üzerinde 19 saat 19 dakika koşarken, Türkiye’nin ve dünyanın çeşitli yerlerinde organizasyona katılmak isteyenler Zoom uygulaması aracılığı ile tercihlerine göre 19 dakika, 1.9 km, 19 km gibi çeşitli süre ve mesafelerde koşarak bayrak yarışına katılabileceklerdi.

İlk duyduğumda proje beni çok heyecanlandırmış olsa da özellikle zamanlama itibari ile bu görevi hakkıyla yapabileceğimden kuşkuluydum. Daha önce 15-20 saatten uzun birçok koşu yapmıştım ama her zaman açık havada koşmayı tercih eden biri olarak koşu bandı üzerinde yaptığım en uzun koşum sadece 1 saat 35 dakika uzunluğundaydı. Üstelik koronavirüs kaynaklı yasaklar ve kısıtlamalar sebebiyle tüm sporcular gibi ben de son 2.5 aydır düzenli antrenman yapamamıştım. Böyle bir organizasyon için 2-3 ay önceden hazırlanmaya başlayarak koşu bandı üzerinde en azından birkaç tane 4-5 saatlik antrenman yapabilmek iyi olurdu diye düşünüyordum.

Aradan geçen birkaç gün içinde bu konuları tekrar düşünüp irdeleme fırsatım oldu. Son birkaç aydır hayatımızı değiştiren süreç sebebiyle toplumun her kesiminde olduğu gibi koşanlar arasında da olumsuz bir hava hakimdi. Hazırlanılan yarışların iptal olması, toplu antrenmanlarının yapılamaması ve yasaklar sebebiyle alışık olduğumuz şekilde koşamamak ister istemez hepimizi negatif bir ruh haline sokmuştu. 19 Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı gibi anlamlı bir günde yapılacak böyle bir organizasyonun normale dönüş yönünde bir nebze de olsa umut verebileceği  açıktı. Şartların sadece benim için değil kimse için ideal olmadığını düşündüm. Aslında çoğu zaman şartların ideal olmasını beklemenin mümkün olmadığını kendime hatırlattım ve kafamdaki soru işaretlerine rağmen teklifi kabul ettim. Bundan sonra önemli olan kalan zamanda kendimi bu mücadeleye olabildiğince hazırlamak ve elimden geleni yaparak bu anlamlı organizasyonun bir parçası olabilmekti.

6 Kasım 2019 Çarşamba

2019 Spartathlon Race Report: Today We Die A Little!

The starting line of the marathon race at the 1952 Helsinki Olympics… British athlete Jim Peters, the world record holder, is the favorite to win the race. While Peters is warming up, a skinny, balding runner comes up to him and introduces himself as Emil Zátopek. Peters, of course, knows about Zátopek but this is the first time they meet in person. Having already won the 5,000 and 10,000 meters in Helsinki, the Czech runner is one of the greatest distance runners in the world.

An hour after the start, Zátopek catches up with Peters who has been running in the lead from the start. “Jim, do you think the pace is too fast?” he asks. “No, not fast enough.” replies Peters. He would later explain that the pace was indeed fast and he only said it to mess with Zátopek. But Zátopek, who is running his first marathon, takes him seriously and starts to push the pace. In the end, Peters falls back and Zátopek wins the race becoming the first person in history to win the 5,000, 10,000 and marathon distance races at the same Olympics– a feat that has never been repeated since.

In his biography about Zátopek titled Today We Die A Little!, Richard Askwith recounts the following story: It’s four years later and Zátopek is about to run the marathon at the 1956 Melbourne Olympics. He’s now older and hasn't fully recovered from a groin hernia operation. The race is about to start at 3 pm with temperatures over 30 degrees celcius. As the athletes are putting vaseline on their shoulders to block the sun, Zátopek already knows that this will be a painful race. He turns to his competitors and says: “Men, today we die a little!”.
Sparta Photography Club

2019 Spartathlon Yarış Raporu

1952, Helsinki Olimpiyatları, maraton startı. Bir süre önce dünya rekorunu kırmış olan yarışın favorisi İngiliz Jim Peters start noktasında yerini alır. Yanına saçları dökülmeye başlamış sıska bir adam yaklaşır ve elini uzatıp "Merhaba, ben Zatopek" der. Peters tabii ki dönemin en büyük mesafe koşucularından olan ve Helsinki'de birkaç gün önce 5000 ve 10000 metreyi kazanan Emil Zatopek'i bilmektedir ama kişisel olarak ilk kez tanışmaktadırlar.

Yarış başlar ve yaklaşık bir saat sonra yarı maraton noktasına yaklaşırken, yarışı baştan beri lider götüren Peters arkasından yetişen birini duyar. Yanında koşmaya başlayan Zatopek, "Sence fazla mı hızlı gidiyoruz?" diye sorar. "Hayır, yeterince hızlı değil" diye cevap veren Peters daha sonra bunu söylerken ciddi olmadığını açıklayacaktır. Ama hayatında ilk kez maraton mesafesini koşan Zatopek, Peters'in cevabını ciddiye alarak hızlanmaya başar. Yarışı bitirip en yakın rakibinin 2 dakika önde finişi geçtiğinde aynı Olimpiyat oyunlarında 5000, 10000 ve Maraton mesafesinin üçünü birden kazanan tarihteki ilk ve tek atlet olacak ve bu başarı günümüze kadar bir daha tekrarlanamayacaktır.

Richard Askwith kaleme aldığı Zatopek'in hayat öyküsü "Today We Die A Little!"da kitaba ismini veren hikâyeyi de şöyle anlatır. Zatopek, Helsinki'den dört sene sonra 1956 Melbourne Olimpiyatları'na katıldığında artık yaşlanmış ve eski formundan çok uzaktadır. Üstelik kısa süre önce geçirdiği kasık fıtığı ameliyatından sonra henüz toparlanamamıştır. Saat 15:00'de ve 30 derecenin üstündeki sıcaklıkta koşulacak maratonda atletler güneşten korunmak için omuzlarına vazelin sürerlerken, Zatopek bunun herkes için son derece acı veren bir yarış olacağının farkındadır. Start noktasında yerini almış olan rakiplerine döner ve o ünlü sözü söyler: "Arkadaşlar, bugün biraz öleceğiz!”.


Sparta Photography Club

10 Ekim 2018 Çarşamba

Spartathlon 2018 Yarış Raporu


Spartathlon 2018… Nereden başlamalı, nasıl anlatmalı? Yarıştan beş gün sonra duygularım normale döndükten sonra bilgisayar başına geçip 1.5 saat oturdum ama birkaç satırdan fazlasını yazamadım. Sanki iki üç yarış birden koşmuş gibi hissediyordum. Öncesi, sonrası ve kendisi ile Spartathlon duygularımı başka hiçbir yarışta olmadığı kadar uyaran bir yarış. İyi de koşsanız kötü de koşsanız bu büyük bir duygu yükünün altına girmeniz kaçınılmaz. 

Başlamadan önce bir iki kısa not: Daha önce de söylediğim gibi bu raporları önce kendim için yazıyorum. Bu bencilce gibi gözükse de beni kendime karşı dürüst olmaya zorluyor ve yarışı sadece duygularımla veya sonucuna bakarak değil mantığımla değerlendirmemi sağlıyor. Bu raporlar zayıf ve güçlü yönlerimi değerlendirip kendimi geliştirmem için birer araç. Başkalarının da işine yarıyorsa ne mutlu. Bu yüzden uzun veya kısa gibi limitlerim yok. Ne kadar gerektiğini hissediyorsam o kadar yazıyorum. Kısa versiyon istiyorsanız sosyal medya hesaplarımda özetler var. 

İkincisi de Spartathlon hakkında daha önce hem Türkçe hem İngilizce olarak ince bir kitap boyutunda yazılar yazdım. Gereğinden fazla uzun olmaması için birçok şeyi burada tekrar etmeyeceğim. Eğer ilgileniyorsanız sayfanın sağ üstündeki Spartathlon sekmesinde genel bilgilerden önceki raporlara kadar her şey mevcut. Kabaca bir özet isterseniz, hikaye Herodot'dan günümüze gelen kayıtlara dayanıyor ve kayıt altındaki ilk ultramaratonu simgeliyor. Pers ordusu Atina'ya saldırmaya hazırlandığında, Atinalılar  savaşçı özellikleri ile tanınan Spartalılardan yardım istemek için en iyi koşucuları olan Pheidippides'i gönderirler. O da 36 saat içinde 246 kilometre uzaklıktaki Sparta şehrine ulaşarak Kral Leonidas'ın huzuruna varır. (Evet, Maraton hikayesi olan Pheidippides'in Marathon şehrinden Atina'ya koşup yığılıp ölme hikayesi daha sonradan olimpiyatlar için uydurulmuş bir hikaye). 


8 Ekim 2018 Pazartesi

Spartathlon 2018 Race Report - No Regrets

Spartathlon 2018… How to start, where to begin?  Five days after the race I sat in front of the computer for 1.5 hours but couldn't write more than a few sentences. Whether you have a good or a bad race Spartathlon triggers your emotions like nothing else.  

As I said in previous reports, I started writing these reports for myself. This may seem selfish but it forces me to be honest to myself and analyze the race not only with my emotions but also with a certain degree of logic. At the end of the day these reports are a tool for me to better understand my strengths and weaknesses. If they also help somebody else, great. Thus, I don't put myself any limits in terms of length and the level of detail.  There’s a short note that I posted immediately after the race on my social media accounts, if you prefer to read that. 

I’ve written three detailed English reports in the past, which you can access via the Spartathlon tab on the top right. I'll therefore try not to repeat some of the basic info about the race. But in short, the Spartathlon is a 246-kilometer (153 mile) ultramarathon from Athens to Sparta, held annually in Greece since 1983. Based on Herodotus's account, it represents the historical run of Pheidippides, who ran from Athens to Sparta before the Battle of Marathon in a day and a half to seek support against the Persians. 



23 Aralık 2017 Cumartesi

Barcelona 24 Saat Yarış Raporu: 437.7 metrede bir gün

"One person's craziness is another person's reality. Birinin delilik olarak gördüğü başka birinin gerçeğidir." - Tim Burton
16 - 17 Aralık 2017 tarihlerinde Barcelona'da düzenlenen 24 saat pist yarışında koştum. Aşağıda neden, niçin ve nasılları ile yarışın detaylı hikayesini bulabilirsiniz.

Bu rapor ilk Türkçe 24 saat pist raporu olacağı için özellikle giriş bölümü her zamankinden biraz daha detaylı olacak. İsteyenler girişi atlayıp direkt yarışa geçebilirler ama birçok nüansı kaçıracağınızı söyleyebilirim.



31 Ekim 2017 Salı

Salomon Cappadocia Ultra Trail 2017 Yarış Raporu

"Bir gün dişçide sıra beklerken önümdeki dergideki makalenin başlığı ilgimi çekti: `Istakozlar nasıl büyür?` Bildiğiniz gibi ıstakozlar sert bir kabuğun içinde yaşayan yumuşak hayvanlardır. Sert kabuk genişlemediğine göre, bir ıstakoz nasıl büyür? 
Gerçekte olan şudur: Istakoz büyümeye başlayınca kabuğun içinde rahatsız olmaya ve baskı hissetmeye başlar. Güvenli bir yere gider ve kabuğunu atıp kendine daha büyük bir kabuk oluşturur. Bir süre sonra o kabuk da küçük gelmeye başlayınca daha büyüğünü meydana getirir. Bunu hayatı boyunca defalarca tekrarlayarak büyümesini sürdürür. 
Bir ıstakozun büyümesini tetikleyen faktör kendini rahatsız hissetmesi ve baskı altında olmasıdır. Istakozlar doktora gitselerdi asla büyüyemezlerdi! Çünkü doktor ona bir sakinleştirici verir, o da kendini iyi hissetmeye başlayınca o küçük kabuğun içinde yaşamına devam ederdi. Bu yüzden bizim de baskı altında olduğumuz durumları kendimizi geliştirmek için sinyaller olarak görmemiz gerekir. Eğer bu zorlukları ve sıkıntılı durumları doğru kullanmayı öğrenirsek bizi geliştirmelerini sağlayabiliriz." - Abraham Twerski

Salomon Cappadocia Ultra Trail 2017'ye geri dönüp hatırladığımda yarışı ikiye ayırabilirim: İçinde olduğum kabuğun yarışın başından itibaren giderek baskısını arttırdığı ilk 70 km'lik bölüm ve o kabuğu kırıp üstümden atmayı başardığım son 45 km.

Foto: Brian B. Hodes

11 Ekim 2016 Salı

Spartathlon 2016 Yariş Raporu

"Şafaktan önce hava karanlıktır ama şafak asla başarısız olmaz. Şafağa güvenin." - Florence Scovel Shinn
"Kırılma Anı" olarak Türkçe'ye çevirebileceğimiz "The Moment of Truth" deyimi, dictionary.com'a göre kişinin karakterinin, cesaretinin ve yeteneklerinin en zorlu bir teste tabi tutulması anlamına gelir.

Gelişmiş toplumlarda her şey daha fazla konfor üzerine kurulduğu için birçoğumuz günlük hayatımızda bu anlarla çok ender karşılaşıyoruz. İş ultramaraton koşmaya gelince ise bu anlar daha sık görülüyor. Hemen her yarışta bırakmak veya devam etmek gibi zor kararların alınması gereken kritik anlar bulunuyor. Bence birçoğumuzun mantık sınırlarını zorlayan bu mesafeleri koşmamızın sebeplerinden biri, kendi içimizdeki şüphe ve güvensizliklerle yüzleşmek için bu anları kovalamak istememiz yüzünden. En azından benim için sebeplerden birinin bu olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. 

İş Spartathlon'a yani sizi Atina'dan Sparta'ya kadar 246 kilometrelik mesafeyi çoğu zaman zorlu hava şartlarında 36 saatin altında koşmaya zorlayan bir yarışa geldiğinde, bu kırılma anları ile mutlaka birden fazla kez karşılaşıyorsunuz. Belki Pers ordusunun saldırısına karşı M. Ö. 490 yılında Sparta'lılardan yardım istemek için gönderilen Pheidippides kadar büyük baskı altında değilsiniz ama bu nereden bakarsanız bakın oldukça zorlu ve stresli bir görev. Hatta bütün bir senenin içinde ele aldığımda, yarışın tamamının bir kırılma anı olduğunu söyleyebilirim. 

Neden Spartathlon? Öncelikle bu her yönüyle büyük bir yarış ve bu sadece mesafe ile sınırlı değil. Bunu bilmek için yarışı kendinizin koşmuş olması da gerekmiyor. Daha önce koşmuş biriyle konuşur veya yarış raporunu okursanız, bu yarışın daha önce koşmuş hemen herkes için çok özel bir yarış olduğunu hemen anlayabilirsiniz. Benim için ise Spartathlon beni bir koşucu olarak en büyük teste tabi tutan yarış. Acımasız bir yarış olmasına rağmen aynı zamanda da adil. Herkese eşit davranan, kimin nereden geldiği ile veya daha önce kaç defa bitirdiği ile ilgilenmeyen, ileri süreceğiniz bahaneleri ise hiç dikkate almayan bir yarış. Spartathlon'u koşmaya başladığınızda 36 saat boyunca üzerinize spotlar çevriliyor ve saklanacak bir yer kalmıyor. Ardından da yarış size soluklanacak fırsat tanımadan bir dizi zor soru sormaya başlıyor. Evet, yarışa her yönüyle önceden hazırlanmış olmanız gerek ama ortaya çıkacak sonuç aslında bu sorulara her bir kırılma anında vereceğiniz cevaplara bağlı.  

Herkesin favori bir yarışı olduğu gibi benim favori yarışım şüphesiz ki Spartathlon. Yarışın tarihi, organizasyon yapısı, barındırdığı olimpik ruhu ve içindeki dostluklar sebeplerden bazıları ama biraz derine inince aslında çok daha fazlası var. Bu, beni çırılçıplak bırakıp, tüm zayıf yönlerimi, korkularımı ve endişelerimi ortaya çıkaran bir yarış. Ama bunlarla mücadele etmeye çalışmak beni daha güçlü ve daha kararlı bir koşucu ve insan olmaya zorluyor. Eğer bir an bile kendime olması gerekenden fazla güvenirsem parkurun bana haddimi bildireceğini biliyorum. Her katıldığımda, işin absürdlüğü ve diğer katılımcıların deneyimleri karşısında kendimin ne kadar önemsiz olduğunu görüyorum. Aslında bu benim için bütün bir yıl boyunca çeşitli fedakarlıklar yapmayı gerektiren bir yarış ama yarışı da bunun için seviyorum. Ve sanıyorum ki tüm bunlar beni daha iyi bir insan olmaya yönlendiriyor.

Spartathlon 2016 Race Report - The Moment of Truth

"It is dark before the dawn but the dawn never fails. Trust in the dawn." - Florence Scovel Shinn
According to dictionary.com, "the moment of truth" is described as the moment at which one's character, courage, skill, etc., is put to an extreme test.

In the civilized world, it's all about being more and more comfortable and we rarely face these moments in our regular lives. When it comes to ultrarunning, they are more common. There are critical moments in every race when you have to make a tough decision such as stopping or going on. I would argue that one of the reasons most of us do this crazy sport is to face those moments as we try to conquer our doubts and insecurities. I can certainly say that it's true in my case.

When it comes to Spartathlon, an iconic race that requires you to run 246 kilometers from Athens to Sparta in less than 36 hours and often under challenging weather conditions, you certainly face these moments more than a few times. You may not feel the exact same pressures like the Athenian messenger Pheidippides who was sent to Sparta in 490 BC to seek help against the Persian army but nonetheless it's a very demanding and stressful task. I'd even say that the race as a whole may be called as the moment of truth in any given year for an ultrarunner.

Why Spartathlon? For starters, it's the big stage. You don't necessarily have had to run it yourself to know this. If you've ever talked to someone who ran the race or read someone's report, you'll just know that this is an epic race which is very special for almost everyone who has participated in it. For me, it's the race that puts me to the ultimate test. Yes, the Spartathlon is tough and it's brutal but it's fair. It treats everyone equally, it doesn't care who you are, where you come from or how many times you ran it before. And it certainly doesn't care about your excuses because everyone has some and most of them are valid. It turns the spotlight on you for 36 hours straight and there's nowhere to hide. Then, it relentlessly asks you a series of tough questions. You need to be prepared for every aspect of the race beforehand but the final outcome is decided by how you respond to those questions in each of the specific moments of truth.

In the end everyone has their favorite race and for me it's simply the Spartathlon. Its unique history, spirit, camaraderie and friendship separate it from the rest but there's more. It's the race that strips me down to my core and reveals my weaknesses, fears, and insecurities like no other. And in the process of overcoming those obstacles, it forces me to become a stronger, grittier and more resilient runner. I know that if I ever make the mistake of feeling overly confident, it will put me in my place. I'm always humbled by the absurd difficulty of the challenge and the experience of other participants. This is a grueling race which requires a huge commitment every time you run it but that's why I love it. That's why we love it. I think all of these make me a better overall person in life.

2 Eylül 2016 Cuma

2016 PTL Yarış Raporu

Ağustos ayının son haftası Türkiye'den birçok koşucu arkadaşımızla birlikte UTMB yarışları için Fransa'nın Chamonix kasabasındaydık. Faruk Kar ve Utkuer Yaşar ile birlikte Salomon Türkiye takımı olarak UTMB'nin PTL parkuruna katılan ilk Türk takımı olduk. PTL parkurunun genel özelliklerini önceki yazımda bulabileceğiniz için tekrar etmek istemiyorum. Yaklaşık 42 saat parkurda kaldıktan sonra Champex Lac istasyonunda zor bir karar alarak yarışa veda ettik.

Yaklaşık 100 km'de 9500 metre tırmanıp bir o kadar da indiğimiz yarışta önemli deneyimler edindik. Sonuç ne olursa olsun kendinizi dürüstçe sorgulamanın önemine inanan biri olarak bu yazıda neden ve sonuçları analiz etmeye çalışacağım. Bunların yarışı tamamlayamamanın bahanesi olmadığının altını çizmek isterim. Bazıları kendi kontrolümüzde bazıları ise kontrol dışında çeşitli faktörler gelişti ve bunlara çözüm üretemeyince aldığımız risk katlanarak arttı. Sonuç olarak işimiz yarım kaldı.


28 Temmuz 2016 Perşembe

Erciyes Ultra Sky Trail Yarış Raporu

Erciyes Dağı 3917 metrelik zirvesi ile İç Anadolu Bölgesi'nin en yüksek dağı olma özelliğini taşıyor. Kayseri'nin 25 km güneybatısında bulunan dağ, sertleşmiş lav, tüf ve kül tabasından oluşan bir stratovolkan (dik yamaçlı, konik şekilli volkan) olarak sınıflandırılıyor. Bu bölgede düzenlenecek ilk ultramaraton organizasyonu olan Erciyes Ultra Sky Trail açıklandığından itibaren katılmayı düşündüğüm bir yarıştı. Hem Erciyes bölgesinde bir yarış koşmak istiyordum hem de Ağustos'da koşacağım UTMB-PTL öncesinde iyi bir hazırlık yarışı olacağını düşünmüştüm.

Yarışın organizasyonu Middle Earth Travel tarafından yapılıyor. Organizasyon ekibi ile daha önce başka bir vesileyle Kapadokya bölgesinde tanışma şansım olmuştu. Sağlam bir dağcılık ve trekking altyapıları olduğunu ve bu işe ciddiyetle yaklaştıklarını görmüştüm. Yıllardır bu bölgede trekking başta olmak üzere çeşitli turlar düzenledikleri için haliyle bölgeyi çok iyi biliyorlardı. Hatta organizasyon komitesinin başkanı Atıl Ulaş Cüce'nin Kayseri Yürüyüş Rotaları ve Keşif Rehberi isimli önemli bir kitabı da bulunuyor. Bölgeyi daha iyi tanımak isteyenler bu kitabı Kayseri İl Müdürlüğü'nden ücretsiz olarak alabilecekleri gibi, bu linkten de kitabın tamamını PDF olarak indirebilirler.

Bunlara ek olarak Atıl, ultramaratonlar hakkında tecrübe kazanmak için aralarında Kapadokya Ultra Trail, İznik Ultra ve Sapanca Ultra'nın da olduğu birçok yarışta gönüllü olarak görev aldı ve karşılaşabilecekleri sorunlar hakkında bilgi sahibi oldu. Ben bunun yarışın başarısında önemli bir etken olduğunu düşünüyorum.



23 Nisan 2016 Cumartesi

İznik Ultra 2016 Yarış Raporu

15 Nisan günü öğle saatlerinde Aytuğ'la beraber İznik'e yaklaşırken ertesi gün çevresini koşacağımız göle baktım ve önceki yılları düşündüm. 5. kez düzenlenen İznik Ultra'ya 5. kez katılmama saatler kalmıştı.

2012'teki 126 km'lik ilk yarıştan başlayarak öncesi, sonrası ve içinde yaşananlar ile her yarışın ayrı bir hikayesi vardı. Acaba bu sene neler yaşanacaktı? Bunun bilmek mümkün değildi çünkü ultramaratonların özelliği önceden tahmin edilmesi zor faktörler barındırması. Cevapları öğrenmek için 298 kilometrekarelik alana yayılan bu gölün etrafında bir kez daha dönmekten başka yol yoktu.

Fotoğraf: Salomon International Team Photographer Jordi Saragossa

11 Mart 2016 Cuma

Runatolia 2016 Yarış Raporu

Son hızlı maratonumu Runtalya 2013'de koşmuştum. Geri kalan zamanda çeşitli sebeplerden bir türlü fırsat olmadı. 2014 Antalya'dan bir ay önce ufak bir hamstring sakatlığım oldu ve yaz sonunda Spartathlon'a katılacağım için iyice geçmeden zorlamamayı seçtim. 2015 Antalya'dan birkaç ay önce ise kasık fıtığı operasyonu geçirmiştim ve koşma şansım yoktu. İstanbul Maratonu'na gelince... Hem 2014 hem de 2015'de Spartathlon'dan sadece 5-6 hafta sonra hızlı maraton koşmaya çalışmak akıl kârı değildi. Zaten o dönemler benim kendime dinlenme olarak ayırdığım zamanlardı.

Böylece bu yıla kadar geldik. Doğrusunu söylemek gerekirse son 1.5 ay kalana kadar aklımda Antalya'ya gitmek yoktu ama hikâyenin gerisi için biraz geriye gitmek gerek. 30 yıllık dostum Budak geçen seneye koşuya başladı. Aslında daha önce de haftada bir iki defa bantta 25-30 dk. koşuyordu ama ilk olarak geçen senenin başında onu dışarda koşmaya ikna edebildim. Böylece koşmaktan zevk almaya başladı, kademeli olarak mesafelerini uzattı ve Kasım ayında İstanbul Maratonu'nda 4:14 ile ilk maratonunu bitirdi. Hedefi sakatlanmadan tamamlamaktı ve bunda da başarılı oldu ama daha hızlı koşabileceğini biliyordum. Hem yeterince uzun koşu yapamamıştı hem de yarışın ikinci yarısında birçok kişinin ilk maratonunda yaşadığı zihinsel problemleri yaşamıştı.

Fotoğraf: Aydın Ön

5 Ekim 2015 Pazartesi

Spartathlon 2015 Race Report

"There are no shortcuts to any place worth going."
You see, last year I ran Spartathlon for the first time and finished in 33:47. My first goal was to finish and then to go below under 34 hours, if possible. So, it seems like everything went according to plan, right? Actually, the numbers don't tell the whole story. As I mentioned in last year's race report, everything started to go south after 80K. The last 24 hours were a tremendous struggle. I was constantly on the ropes, taking punches and getting knocked down. All I could do was to get up again and again. In the end, I guess the race got tired of beating me and it just let me finish. 


Spartathlon 2015 Yarış Raporu

"There are no shortcuts to any place worth going.  
Gitmeye değer hiçbir yere kestirme yol yoktur."
Geçen sene Spartathlon'u 33 saat 47 dakikada bitirdim. Hedefim önce bitirmek, daha sonra 34 saat altında bitirmekti ve kâğıt üzerinde hedefleri tutturdum. Bu yönden bakınca her şey plana uygun gitmiş gözüküyor ama rakamlar gerçek hikayeyi tam olarak yansıtmıyor. Yarış raporunda da anlattığım gibi geçen yıl ilk 80K'dan sonra işler baş aşağı gitmeye başlamıştı ve neredeyse son 24 saat çok çeşitli problemler ile geçmişti. İplere yaslanmış bir boksör gibi devamlı yumruk yedim, defalarca yere düştüm. Tek yapabildiğim her defasında ayağa kalkıp devam etmekti ve ben de onu yaptım. Parkur bana dayak atmaktan yoruldu, ben yemekten yorulmadım da ancak o şekilde bitirmeme izin verdi.


22 Ağustos 2015 Cumartesi

Raidlight Aladağlar Sky Trail 2015 Yarış Raporu

"Senin en azından yarış raporunda anlatacak bir hikayen var, bakalım biz ne yazacağız?"

Önemli bölümü 3000m üzerinde irtifada koşulan, 3700 ve 3500m'lik iki zirveden geçen 46km ve +3000m kazanımlı Raidlight Aladağlar Sky Trail'den dönüş yolunda Yücel böyle demişti. Tabii hikayeden kastı yarışın 25.km'sinde geçirdiğim kaza idi.

Ona sonra geleceğiz...

20 Mayıs 2015 Çarşamba

2015 Tahtalı Run to Sky Yarış Raporu

Bazı yarışların başında kendinizi iyi, bazılarında kötü hissedersiniz. Eğer kötü hissediyorsanız bir noktadan sonra işlerin yoluna gireceği konusunda kendinizi kandırmaya çalışırsınız. Uzun bir yarışsa (10-15+ saat) bu çoğu zaman işe yarayabilir. İşler bir noktadan sonra az da olsa iyiye gider, ya da en azından sürekli kötüye gitmez. Ama ya Tahtalı Run to Sky gibi göreceli olarak kısa bir yarışsa? Bu durumda işleri tersine döndürmek için yeterli vakit olmayabilir. O zaman durumu kabullenip olabildiğince zevkini çıkararak başladığınız işi bitirmek gerekir.

Yarışın tamamen düz yolda geçen ve o tempoda rahat geçmesi gereken ilk 4.5 kilometresinde kendimi hiç iyi hissetmedim. Başka bir sorun var mıydı bilmiyorum ama bildiğim şey sıcak daha ilk dakikalardan itibaren kötü çarptı. Yanartaş'ın yaklaşık 1 km süren taş merdivenlerini çıkmaya başladığımda işlerin bir süre sonra düzeleceği konusunda kendimi kandırmaya çalışıyordum. Bu bölümü Mert'le beraber koştuk ve 10. km'ye kadar sanırım üç defa yolu kaybettik (detayı aşağıda). Bu biraz motivasyon kırsa da bahane değildi. Esas problem patikanın biraz dikleştiği yerlerde bacaklarımı döndürecek enerjiyi bulmakta zorlanmamdı. Dikleşen yerlerde Mert'e yol verip yavaşlayarak nabzımı düşürmeye çalıştım ama sanırım pek de bir işe yaramadı. 


24 Nisan 2015 Cuma

2015 Iznik Ultra 136 km Yarış Raporu

55. km'deki  Örnekköy kontrol noktasında gecelik kıyafetlerden gündüze geçip, İznik Ultra'da geri kalan 80 km'yi koşmak için Mahmut'la beraber istasyondan ayrıldığımızda saat 05:28'di. Sakin ama uzun geçen gece etabından sonra havanın ağarmaya başlamasına dakikalar  kalmıştı. Mahmut hızlanarak, henüz yarışın 3. km'sinden itibaren gruptan kopan ve o noktada 20dk önümüzde olduğunu öğrendiğimiz İskoç Donnie ile aradaki farkı kapatmaya çalışmakta niyetliydi. Göl kenarına sıfır koşarken ben biraz daha yavaş şekilde kendi tempomda devam etmeye kararlıydım.  Önceki yıllarda burada hep sert rüzgâr olurdu ama bu kez havada dal kıpırdamıyordu ve gün içinde 27-28 dereceye çıkacak sıcaklığın ilk işaretlerini veriyordu.



29 Ekim 2014 Çarşamba

Kapadokya Ultra Trail Yarış Raporu (Gönüllü)

Bu yıl 25 Ekim'de düzenlenen The North Face Cappadocia Ultra Trail'de gönüllü olarak görev aldım. Benim için koşmak kadar keyifli ve özel bir deneyim oldu. Aşağıda bir gönüllü perspektifinden yarışın akışını okuyabilirsiniz.

Önce yarış hakkında kısa bir genel bilgi: 25 Ekim Cumartesi günü saat 07:00'de 60K (+1850m) ve 110K (+3350m) yarışmacıları start alacaktı. 30K (+900m) yarışı ise aynı gün saat 10:00'da başlayacaktı. Yarışın düzenleneceğini yaz başında öğrendim. O zamanlar Spartathlon hazırlıklarım tam gaz devam ediyordu ve doğrusunu söylemek gerekirse 26 Eylül'den sonrasına konsantre olamıyordum.Ama Sertan ve Serkan Girgin'in işin içinde olduğunu bildiğim için bunun her ayrıntısı düşünülen ve profesyonelce düzenlenecek bir yarış olacağından kuşkum yoktu.