28 Temmuz 2016 Perşembe

Erciyes Ultra Sky Trail Yarış Raporu

Erciyes Dağı 3917 metrelik zirvesi ile İç Anadolu Bölgesi'nin en yüksek dağı olma özelliğini taşıyor. Kayseri'nin 25 km güneybatısında bulunan dağ, sertleşmiş lav, tüf ve kül tabasından oluşan bir stratovolkan (dik yamaçlı, konik şekilli volkan) olarak sınıflandırılıyor. Bu bölgede düzenlenecek ilk ultramaraton organizasyonu olan Erciyes Ultra Sky Trail açıklandığından itibaren katılmayı düşündüğüm bir yarıştı. Hem Erciyes bölgesinde bir yarış koşmak istiyordum hem de Ağustos'da koşacağım UTMB-PTL öncesinde iyi bir hazırlık yarışı olacağını düşünmüştüm.

Yarışın organizasyonu Middle Earth Travel tarafından yapılıyor. Organizasyon ekibi ile daha önce başka bir vesileyle Kapadokya bölgesinde tanışma şansım olmuştu. Sağlam bir dağcılık ve trekking altyapıları olduğunu ve bu işe ciddiyetle yaklaştıklarını görmüştüm. Yıllardır bu bölgede trekking başta olmak üzere çeşitli turlar düzenledikleri için haliyle bölgeyi çok iyi biliyorlardı. Hatta organizasyon komitesinin başkanı Atıl Ulaş Cüce'nin Kayseri Yürüyüş Rotaları ve Keşif Rehberi isimli önemli bir kitabı da bulunuyor. Bölgeyi daha iyi tanımak isteyenler bu kitabı Kayseri İl Müdürlüğü'nden ücretsiz olarak alabilecekleri gibi, bu linkten de kitabın tamamını PDF olarak indirebilirler.

Bunlara ek olarak Atıl, ultramaratonlar hakkında tecrübe kazanmak için aralarında Kapadokya Ultra Trail, İznik Ultra ve Sapanca Ultra'nın da olduğu birçok yarışta gönüllü olarak görev aldı ve karşılaşabilecekleri sorunlar hakkında bilgi sahibi oldu. Ben bunun yarışın başarısında önemli bir etken olduğunu düşünüyorum.




Yarıştan birkaç gün önce Erciyes'e gelme şansı bulunca hem biraz organizasyona destek olabilmek hem de araziyi tanımak amacıyla yapılabilecek şeyler için yardımcı olmak istedim. Böylece Serdar Ünalan ve Caner Odabaşoğlu ile birlikte Perşembe sabahı 1. kontrol noktasından sonraki ilk 6 km'lik bölümdeki işaretlemeyi kontrol etmek için hareket ettik. Bu bölümdeki ilk 1.5 - 2 km'de belirgin bir patika yoktu. Taşlık ve bozuk bir zeminde önce dik bir iniş, ardından dik bir tırmanış bulunuyordu. Bu kısmı kontrol etmiş olmamızın iyi bir seçim olduğunu düşünüyorum çünkü bazı noktalarda işaretler ya hayvanlar tarafından ya da doğal sebeplerden kopmuştu ve oldukça seyrelmişti. Gördüğümüz eksiklikleri organizasyona bildirdik ve onlar da ertesi gün bu bölümü güçlendirdiler. Yarışta koşarken işaretlemenin başarılı olduğunu gördüm ve sanıyorum ki CP1'den sonraki bu teknik bölümde önemli bir sorun yaşanmadı.

CP1'den hemen sonraki iniş. 
CP1 ve CP2 arasındaki bölümdeki işaretleri kontrol ederken. 
Ardından hafif bir öğle yemeği yedik ve akşamüstü saatlerinde bu kez parkurun son 10 km'sini, yani son kontrol noktasından finişe giden bölümdeki işaretlemeyi kontrol etmek için harekete geçtik. Bu kez Caner'le birlikte yanımızda 15 yaşındaki Louis vardı. Genç olduğuna bakmayın, kendisi bu yıl İznik'te 15 km Derbent parkurunu ikinci olarak tamamladı ve Pazar günü yapılan Erciyes Vertical Kilometer (VK) yarışını dördüncü bitirdi. Geleceği parlak olan gayet hızlı ve güçlü bir çocuk. (Merak edenler için annesi de Erciyes'te yanındaydı ve VK yarışı öncesinde antrenman olması için bizle gelmesini kendisi istedi). 

Bu bölümü organizasyonun tekrar işaretleme şansı olmayacağı için bu kez yanımıza bir top işaretleme şeridi, taşıyabildiğimiz kadar plastik boru ve karanlığa kalma ihtimaline karşı yedek giysi, ilk yardım malzemesi ve fener gibi kritik malzemeleri alarak yola çıktık. Bu kısmın biraz teknik olduğu söylenmişti ama gerçek zorluğunu anlamak için gidip koşmak gerekiyormuş. Yükseklik profiline veya haritaya bakarak neden zor olduğunu anlamak çok kolay değil ama öncelikle bu etabın neredeyse bütününde belirli bir patika olmadığını söyleyebilirim. Engebeli ve taşlık bir arazide ilerleyip büyüklü küçüklü 20'den fazla lav yarığına inip çıkıyorsunuz. Fiziksel olduğu kadar zihinsel olarak da yıpratıcı bir bölüm, özellikle finişe bu kadar yaklaşmışken. Sonuçta işaretlemeyi elimizden geldiğince güçlendirerek ilerlerken bu bölümü bitirmemiz iki saatten fazla sürdü. İşi bitirdiğimizde hava kararmak üzereydi ve sabahki aktivite ile birleştiğinde tahmin ettiğimizden daha yorucu bir gün oldu.


CP5'ten finişe kadar olan bölümdeki işaretlemeyi Caner ve Louis ile kontrol ederken. 
Cuma günü sabahın erken saatlerinde yapımı yeni biten Ottoman teleferik hattını test etmeye karar verdik. Bu hat henüz halka açılmamıştı ama yarış için gelenlerin kullanması için özel izin alınmıştı. İlk hat 2200 metreden 2900 metreye çıkıyor. Oradan bir aktarma yaptıktan sonra 3346 metredeki son istasyona ulaşıyorsunuz. Doğrusu sadece bu deneyimi yaşamak ve bu manzarayı görmek için bile geldiğinize değer çünkü üst istasyonda kendinizi Erciyes zirvesine dokunacak kadar yakın hissediyorsunuz. Burası aynı zamanda Pazar günü düzenlenecek olacak VK yarışının bitiş noktası idi. 


Suunto Ambit 3 irtifayı doğruladı.
Cuma günü öğleden sonra ise yine Atıl'ın isteği ile yarışta istasyonlarda görev alacak gönüllülere bazı önerilerde bulunmak için gönüllü toplantısına katıldım. Fakat bir sorun vardı: Yarıştan önce gönüllü olacağını söyleyerek geleceğini belirten 13 kişiden hepsi yarışa bir gün kala gelmeyeceklerini bildirmişlerdi. Herkesin hesapta olmayan bir işi çıkabilir ama 13 kişiden hepsinin de son gün gelmeyeceğini söylemesi hiç kuşkusuz organizasyon açısından kolay altından kalkılabilecek bir durum değildi. Yapacak çok fazla bir şey yoktu ve eldeki insan gücüyle bu görevin mümkün olduğunca iyi şekilde yapılması gerekiyordu.   

Akşam yemeğinden sonra son hazırlıklar için odamıza çekildik ama 15 Temmuz gecesi ülkede yaşananları herkes biliyor. Gece 10 sularında gelen haberlerle herkes gibi biz de sabaha kadar pek uyuyamadık. Sabah olduğunda yarışın yapılıp yapılmayacağı büyük bir soru işaretiydi. Federasyon temsilcisinin yaptığı görüşmeler ve organizasyon komitesinin aldığı karar ile koşmak isteyenler ile yarışın yapılmasına karar verildi. Doğrusu herkes için çok zor bir süreçti. Sonuçta koşmayı seçen birçok kişi olduğu gibi, parkurunu değiştirenler veya hiç koşmayıp dönmeyi seçenler oldu. Bu derece olağanüstü bir durumda hiç kuşkusuz herkesin kendine göre haklı sebepleri vardı. Ben de kendi açımdan düşününce yarışın başlamasına yarım saat kala 60K'dan 25K'ya geçmenin doğru olduğuna karar verdim.

60K eğim grafiği. 25K parkuru, 60K'nın ilk 25 kilometresi. 

Böylece 60K yarışı 7:30'da, 25K yarışı ise saat 8:00'da başladı. İlk kontrol noktasına kadar olan yolun büyük bölümü geniş toprak yollarda uzun tırmanışlarla geçiyor. Bölgedeki yüksek irtifaya tüm hafta sonu Kayseri'yi etkisi altına alan sıcak hava dalgası da eklenince bu kısım birçok kişi için tahmin edilenden daha yıpratıcı oldu diye düşünüyorum. Ben de belli bölümlerde kendimi çok iyi hissetmedim.

Bu bölümün son birkaç kilometresinde yamaçtan aşağı uzun bir inişten sonra ilk kontrol noktasına ulaşıyorsunuz.  CP1'den sonraki birkaç kilometre daha önce de belirttiğim gibi teknik bir iniş ve patikasız dik bir tırmanışla devam ettikten sonra tekrar geniş patikaya bağlanıyor. Yarışın yaklaşık 17-18. kilometresine ulaştığınızda kayalık ve dar patikadaki yamaçtan yukarı tırmanarak tekrar geniş toprak yola bağlanıyorsunuz. 25. kilometredeki CP2'ye kadar yolun geri kalanı ağırlıklı olarak araç yollarından oluşuyor. Burası aynı zamanda 25K yarışının bitiş noktası.

Bu noktada hepimizi derinden etkileyen son derece üzücü bir bilgiyi de paylaşmak zorundayım. Yarışı tamamladıktan sonra koşan arkadaşlarımızdan Mustafa Çağan'ın maalesef bir damar tıkanıklığı sonucu hayatını kaybettiğini öğrendik. Hem olayın detaylarını tam olarak bilmediğim hem de değerlendirmesini yapacak tıbbi uzmanlığım olmadığı için yorum yapmam doğru olmaz. Başta ailesi olmak üzere tüm sevenlerine başsağlığı diliyorum.

Ben kendi yarışımın büyük bölümünü Kemal Kukul ile birlikte koştum ve sonuçta beraber bitirmenin doğru olacağına karar verip 3 saat 10 dakika sonra finiş çizgisinden ilk sırada birlikte geçtik. Geri dönüp baktığımda özellikle CP1'e kadar, bölüm bölüm kendimi çok iyi hissetmiyordum ama ikinci bölümde işler yoluna girdi ve güçlü şekilde bitirebildim. Biz yarışı bitirdiğimizde saat 11:10'du ve 60K koşanlardan sadece 4-5 kişi bu noktadan geçmişti. İstasyonun kapanma saati ise 14:30'du ve bu saate kadar gönüllü ekibiyle beraber gelen koşuculara destek olmaya çalıştım. Bu istasyondan herkes geçtikten sonra, 25K yarışını bitirenleri almaya gelen servisler ile tekrar başlangıç noktasına döndük. Hızlı bir duşun ardından 60K'nın zaman limiti olan gece 10:30'a kadar finiş noktasında gelenleri karşıladık. Zaman limitine dakikalar kala bitirmeyi başaran arkadaşları görmek her zaman olduğu gibi ilham vericiydi.

25K Finish

Ertesi gün kısaca VK olarak bilinen Vertical Kilometer yarışı vardı. Son yıllarda tüm dünyada oldukça popüler olan VK yarışları, en fazla 5 km içinde 1000 metre yükseklik kazanımı içeren parkurlara verilen isim. Bu tür yarışlarda zemine, eğime ve performansınıza göre bir kilometreyi katetmek genellikle 10 ila 30 dakika arasında zaman alabiliyor. Atıl'la konuştuğumuzda bana bu parkurun dünyadaki en yüksek irtifada biten VK yarışlarından biri olduğunu söyledi. Ben de yarıştan sonra Dolomitlerdeki, Mont Blanc'daki VK yarışları ile İsviçre'deki Fully yarışı başta olmak üzere tanınmış birçok VK parkurunu inceledim ve gerçekten de bunların hep 3350 metreden daha düşük irtifalarda bittiklerini gördüm.

VK sabah 9:00'da farklı bir noktadan başlayacaktı. Böylece yarış merkezinden servislerle başlangıç noktasına götürüldük ve bir dakikalık saygı duruşunu takiben start verildi. VK parkurunu aslında iki bölümde ele almak mümkün. Yarışın orta noktasındaki su istasyonuna kadar olan bölüm yer yer taşlık ve kayalık bir zeminde geçiyor ama zemin sağlam. Attığınız adım boşa gitmiyor. İkinci bölümde ise yeni açılacak kayak pistine giriliyor ki bu bölüm ağırlıklı olarak gevşek zeminden oluşuyor. Dolayısı ile patinaj artıyor ve tırmanmak daha da zorlaşıyor. Dolayısı ile son bölümlerde bir kat daha fazla enerji harcamak gerekiyor. Ben ilk kez resmi bir VK yarışı koştum ve parkuru 1 saat 13 dakikada üçüncü olarak tamamladım.



Genel olarak baktığımda VK parkurunu çok beğendiğimi söyleyebilirim. Birincisi 4.63 kilometre 1005 metre tırmanış ile parkur doğru planlanmış ve ölçülmüş. Yani gerçek bir VK parkuru olmuş. İkincisi zemin farklılıklar içerdiğinden içinde değişik zorluklar barındırıyor. Son olarak ise 3350 metre irtifadaki finiş noktasındaki manzara tek kelimeyle harika. Teleferikle inerken "Aşağıdan buraya kadar gerçekten çıktık mı?" hissi muazzam.

Gelecek sene için bir önerim belki yarışın başlangıç noktasının bir 100-200 metre kadar arkaya alınması olabilir. Bu yılki başlangıç noktasından hemen birkaç metre sonra tek kişilik bir patikaya giriliyordu ve katılımcı sayısı arttıkça bu durum tehlike yaratabilir gibi geldi. Patikaya giriş noktasına gelene kadar koşanların biraz ayrılmasını sağlamak iyi bir fikir olabilir.

Kayak pistine girdiğimiz son bölümden. Fotoğraf: Organizasyon
3346 metredeki VK finişinden görünüş. 
Yarıştan sonra teleferikle aşağıya iniş.
VK finişinde Ceren ve Cenk ile birlikte. Arkamızdaki Erciyes zirvesi neredeyse dokunabilecek kadar yakın. 
60K yarışında bitirme oranı yaklaşık 60% civarında oldu. Bir önceki gece herkesin psikolojisinin bozulmasını ve pek uyuyamamasını bir kenara koyduktan sonra bunda birkaç faktör daha rol oynadı diye düşünüyorum. Birincisi hava beklentilerin üzerinde sıcaktı ve yüksek irtifa ile birleşince birçok kişide sindirim sorunlarını beraberinde getirdi (CP2'de gelenleri karşılarken buna bizzat şahit oldum). İkincisi zemin beklenenden daha kırıcı olduğu için hesaplanan süreleri tutturmak çoğu zaman mümkün olmadı. Üçüncüsü de yine benim gözlemim olarak sanki bu yarış biraz hafife alınmış ve parkurun yapısı hakkında yeterince bilgi sahibi olunmamıştı.

Zor bir coğrafyada ilk kez düzenlenen organizasyonu gayet başarılı buldum. Öncelikle ilk kez düzenlenen her yarışa belli bir toleransla yaklaşılması taraftarıyım. Nasıl ki bir koşucunun bir parkuru ilk kez koşması ile ikinci ve üçüncü kez koşması arasında fark oluyorsa aynı durum organizasyonlar için de geçerli. Bazı problemler ancak yaşandığı zaman ortaya çıkıyor ki önemli olan bunlar için sonraki senelerde gerekli önlemleri almak. Ben biraz işin arka planını da gördüğüm için herkesin tüm iyi niyeti ile elinden gelenin en iyisini yapmaya çalıştığına bizzat şahit oldum. Tabii son kullanıcı sadece iyi niyete bakmaz, haklı olarak vaat edilenlerin de gerçekleşmesini ister. Bunun da yine büyük ölçüde sağlandığını düşünüyorum.

Öte yandan bu yarışın çok olağanüstü şartlarda düzenlendiği konusunda sanırım herkes hemfikirdir. Yaşanan gelişmeler sonrasında gerçekten zor bazı kararlar alınması gerekiyordu ve o gün de birçok kişiye söylediğim gibi bu kararların sorumluluğunu almak hiç kolay değildi.

Sıra dışı gelişmeleri bir kenara bırakıp genele baktığımda açıklanan program ve zaman takvimi tutturuldu. Numara dağıtımı ve teknik toplantıda ben sorunla karşılaşmadım. Argeus tarafından yapılan zaman ölçümü olması gerektiği gibi sorunsuz işledi. Yine benim koştuğum parkurda istasyonlar açıklanan yerlerdeydi ve işaretlemede belki kısa bir bölüm dışında (sanırım 17. km   20-21. km'deki geniş düzlüğe çıkılan alan) problemsizdi. (Bu bölümde ve 60K parkurunda daha sonraki bir bölümdeki işaretlerin bir çoban tarafından toplanmış olduğu yönünde bilgi geldi).  İlk istasyonu hızlı geçtiğim için içeriğe çok dikkat etmedim ama ikinci istasyonda yarış öncesi vaat edilenler bulunuyordu ve oldukça bol çeşit vardı. Sonraki istasyonları ancak 60K koşanlar değerlendirebilir. Bir öneri olarak bundan sonraki yarışlarda en azından belli istasyonlarda peynir ekmek bulundurulmasını önerebilirim. Mide problemleri yaşayanlar için faydalı olabilir.

Parkurun yapısı ve zorluğu ise kişiden kişiye değişen bir kavram ancak 60K koşan herkes son 10 km'lik bölüm başta olmak üzere bazı bölümlerde zeminin oldukça kırıcı olduğu konusunda hemfikirdi. Ben de hem yarışta hem yarış öncesinde koştuğum bölümlere baktığımda bu görüşe katılıyorum. Bu negatif bir eleştiri değil, her yarışın kendine özgü bir yapısı bulunur ve bu yarışın özelliklerinden bir tanesi buydu. Gelecek senelerde parkur değişir mi değişmez mi bilinmez ama katılacakların bunu dikkate almalarında fayda var.

Sonuç olarak Erciyes Ultra Sky Trail kendisini irtifa, sıcaklık, yükseklik kazanımı ve zemin gibi şartlarda test etmek isteyenler için ideal bir seçim olarak yarış takviminde yerini aldı. Önümüzdeki yıl daha olağan şartlarda hiç kuşkusuz ki daha geniş katılımlı bir organizasyon olacaktır. Daha kısa bir meydan okuma arayanlar için ise VK parkurunu şiddetle öneririm. Altı üstü 4.5 km diyerek geçmeyin, sandığınız kadar kolay olmayacak ama bitince koştuğunuza değecek!

Tüm sonuçlar için tıklayın

Aslı, Elena ve Utkuer ile birlikte Salomon Türkiye Takımı Grup Fotosu.


8 yorum:

  1. Tebrikler Aykut , her zaman ki gibi çok bilgilendirici ve ilham verici bir rapor olmuş. Yaşanan tüm olumsuzluklara rağmen koşmaya devam etme kararın ve bu kadar zorlu bir parkurda koşanlara gönüllü olarak yardım etme kararın için ayrıca tebrik ediyorum , sevgilerimle :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkürler Cem abi. O şartlarda karar vermek gerçekten zordu. Herkesin kararına saygı büyük saygı duyuyorum. Ama bence en zor iş organizasyonundu.

      Sil
  2. Yazı için çok teşekkürler :) Tüm gözlemlerine katılıyorum. Özellikle de parkurun yorucu/kırıcı olma kısmına.

    Bahsettiğin düz alan eğer ufak bir dere ile toprak yola bağlanan kısmı diyorsan 20-21. km olması lazım. Bence de orada işaretleme eksikti ama muhtemelen suç organizasyonun değil oradaki hayvan otlatanların işaretleri sökmesiyle ilgiliydi. Saate yüklediğim harita sayesinde sorunsuz geçtim, ama haritasız koşanların yolu biraz uzattığını gözlemledim.

    Parkurun zor kısımlarına 35 ve 37. kilometreler arasındaki dar taşlık vadiyi eklemek isterim. Yokuş aşağı olmasına rağmen koşmanın neredeyse imkansız olduğu, pomza taşlarının sürpriz kaygan zeminler hazırladığı bir kısımdı ki, benim psikolojim direncimi uykusuzluğun da yardımı ile kıran kısım burası oldu.

    25K kontrol noktasında (az önce yanımızdan yarışmacı olarak hızla geçmene rağmen) gönüllü olarak seni görmek de çok güzel ve motive edici bir duygu. Tekrar teşekkürlerimi iletiyorum..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkürler ve yarış için tebrikler Savaş. Parkurun düz kısmı konusundaki düzeltme için teşekkürler. Dediğin gibi 20-21k'da olmalı, nedense aklımda yanlış kalmış. Düzeltiyorum.

      Çobanların işaretleri toplaması konusunda da gerçekten çok da fazla yapacak bir şey yok. Aynı şey Kapadokya ve İznik'te de yaşandı.

      Sil
  3. Bende işaretlerden yana dertliyim çünkü bi ara yolu kaybettim 5-10 dk afalladım 3. Oldum ama daha farklı olabilirdi yine organizasyon a teşekkürler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aykut Bey, Her yarış raporunuz gibi bunuda zevkle okudum.Şu an bile kendime güldügüm sizle ilgili bir yarış anımı anlatayım.İlk kontrol noktasına geldigimde sizinde Kemal Beyle geldiginizi gördüm . Kendi kendime vay be zorlanıyorsun ama bak en iyilerden bile erken geldin dedim. O hızla,gazla 25 K noktasında sizi/gerçegi görene kadar koştum.Oysa siz yarımsaat geç başlamıştınız. Saglıcakla

      Sil
  4. TEŞEKKÜRLER AYKUT ÇELİKBAŞ Güzel bir anlatım ve tecrübeli bir dokunuş olmuş parkura..

    YanıtlaSil
  5. TEŞEKKÜRLER AYKUT ÇELİKBAŞ Güzel bir anlatım ve tecrübeli bir dokunuş olmuş parkura..

    YanıtlaSil