21 Eylül 2012 Cuma

Bilinmezliğe Koşmak

İngiltere'de 24 Kasım'da Piece of String Fun Run adında daha önce hiç duymadığım türde bir yarış düzenlenecek. Zaten yarışın sitesi de bunun kendi türünde dünyadaki ilk örneği olacağını söylüyor. Yarışın mesafesi ve süresi belli değil. Yani katılanlar yarışın ne zaman biteceğini bilmeden koşmaya başlayacaklar ve kendilerine yarışın bittiği söylenene kadar koşmaya devam edecekler.

Yarış 10km civarındaki turlu parkurlarda düzenleniyor. Her bir turu bitirmek için belli zaman limitleri var, dolayısı ile çok yavaş gitmeniz mümkün değil. Yarışın iki direkörü yarıştan önce olası yarış sürelerini ve senaryoları içeren 5 tane kapalı zarf hazırlıyorlar. Yarışın başlamasına çok az zaman kala zarfların içeriğini bilmeyen bir koşucu bunlardan birini seçiyor. Zarfı sadece yarış direktörleri görüyor ve dolayısı ile yarışın ne zaman biteceğini sadece onlar biliyor. Parkur üzerindeki görevliler ve gönüllüler dahil hiç kimsenin de haberi olmuyor.


19 Eylül 2012 Çarşamba

Neden Koşuyorsun?

2011'in Kasım ayında koşan bir arkadaşım "insan neden koşar?" şeklinde bir soru sormuştu. Aslında sorunun içinde uzun mesafeleri koşmak da vardı ama mesafe ne olursa olsun işin temeli koşmak ve koşmanın sebeplerini içeriyordu. Koşanların bildiği gibi koşan kişiler birbirlerine neden koştuklarını sormazlar. Tam olarak ifade edemeseler de sebeplerini derinlerde bir yerlerde kendileri bilirler, dolayısı ile bu konuyu konuşmaya gerek duymazlar. Bana bunun sorulmasının sebebi bu konu hakkında bir araştırma için kaynak aranmasıydı.

O zaman ben de elimden geldiğince bir şeyler söyledim ama düşüncelerimi tam olarak toplayıp ifade etmekte zorlandım. Böyle bir sorunun kesin ve net bir cevabı olması bence pek mümkün değildi. Aradan geçen aylarda konuyu unuttum ama özellikle koşarken birkaç defa aklıma geldi. Son aylarda ise kardeşim başta olmak üzere yakın çevremde koşuya başlayan birkaç kişi oldu. Bu tanıdıklarımın başlama sebebi temelde kilo vermekti. Koşma kültürü olmayan bir ülkede yaşadığımız için birçoğumuz da aynı sebeplerden koşmaya başladık. 


5 Eylül 2012 Çarşamba

Aydos Ormanı Kontrolsüz Ağaç Kesimi

Aydos ormanı İstanbul'un Anadolu yakasında Kartal'ın kuzeyinde yer alan bir orman ve İstanbul'un giderek azalan yeşil alanlarından bir tanesi. İçinde bir gölet de bulunan orman, yürüyüş yapmak, bisiklete binmek ve koşmak için son derece ideal. 537m ile İstanbul'un en yüksek noktası olan ve antrenmanlarımda birkaç kez çıktığım Aydos tepesi de ormanın içinde.

Aydos'un benim için farklı bir önemi var. Orman ve patika koşusu ile gerçek anlamda ilk tanıştığım yer. Aydos'tan önce Belgrad Ormanında Neşet Suyu parkurunda koşmuştum ama Aydos'taki yokuşların eğimleri ve zorluğu Neşet Suyu'na göre çok farklı.

Aydos Ormanı

3 Eylül 2012 Pazartesi

5K Test - PB

Edit 10 Ekim 2012 : Bu denemeden yaklaşık 1 ay sonra düzenlenen 7 Ekim Nike Run İstanbul koşusunda 18:28 ile derecemi geliştirdim.

7 hafta kadar önce koşmaya başlayan kardeşim takip ettiği 5K programının sonuna geldi. Cumartesi günü akşamüstü beraber 5K koşusunu yaptık ve başarıyla tamamladı. Tam koştuğumuz o saatlerde, ultra maraton koşan dostlarım UTMB'de son 10km'ye girmişlerdi. Bir taraftan cep telefonundan durumlarını takip ederken bir taraftan da kardeşimi motive etmek için yaklaşık 24 saattir koşmaya devam ettiklerini anlatıyordum. Tam bu kelimelerle söylemesem de bir nevi, "biliyorum yaptığın şey zor ama haline şükret, en azından seninkisi 30-35 dakika bitecek" demeye getiriyordum. Birçok şeyin beyninde bittiğini anlatıyordum.

Tabii ki gerçekte iş bu kadar basit değil. Durmadan ilk 5K mesafemi koşmanın üzerinden oldukça zaman geçti ama ne kadar zorlandığımı çok iyi anımsıyorum. Metreler kilometre gibi, saniyeler saat gibi gelir insana. Kafanın içinde yankılanan ses her adımda durup yürümek için çok çeşitli ve bir o kadar da cazip sebepler ortaya koyar. Ciğerler sıkışmaya, beyin zonklamaya, vücudun her noktası kasılmaya başlar. Ayağını yerden kaldırıp koşmaya devam etmek insanın hayatında yaptığı en zor işlerden biri haline gelir.